رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ فِيهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُخْلِفُ الْمِيعَادَ |
ARAPÇA LATİN |
Rabbenâ inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde). |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah va’dinden dönmez.” |
|
DİYANET VAKFI |
Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin. Allah asla sözünden dönmez. |
|
ELMALILI SADE |
Ey Rabbimiz, şüphesiz sen, insanları, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir güne toplayacaksın. Şüphesiz Allah, belirlediği süreyi şaşırmaz. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Rabbimiz! Şüphe yok ki, nâsı kendisinde şüphe olmayan bir gün için toplayan ancak Sen´sin. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ vaadinde hulf etmez. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ey Rabbimiz, sen geleceği kuşkusuz olan bir günde insanları kesinlikle biraraya getireceksin. Hiç şüphesiz Allah sözünden caymaz. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Rabbimiz, muhakkak sen, geleceğinde şüphe bulunmayan günde insanları toplayansın. Şüphe yok ki Allah, vaadinden dönmez. |
|
İBN-İ KESİR |
Ey Rabbımız; muhakkak ki geleceğinden şüphe olmayan bir günde insanları toplayacak Sen´sin. Şüphesiz ki Allah vaadinden dönmez. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Rabbimiz, kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları muhakkak Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah, vâ´dinden cayıp dönmez.» |
|
BEKİR SADAK |
Rabbimiz! Dogrusu gelecegi suphe goturmeyen gunde, insanlari toplayacak olan Sensin. suphesiz ki Allah verdigi sozden caymaz.* |
|
CELAL YILDIRIM |
Rabbimiz! Şüphesiz ki (meydana gelmesinde) hiç şüphe olmayan (Kıyamet) gününde insanları toplayan Sensin. Doğrusu Allah va´dinden caymaz.. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Ey Rabbimiz, muhakkak ki Sen, (vukuunda) hiç bir şübhe olmayan bir günde insanları toplayacak olansın. Şübhesiz Allah sözünden caymaz. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Rabbimiz! Muhakkak ki sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah va’dinden dönmez. (1) Müteşâbih: Kasd olunan mânayı bilmek, mümkün olmayan Kur’ân-ı Kerimdeki âyetlere denir. Müteşabih iki nevidir: Lâfzı müteşâbih olan âyet ki, bundan hiç bir mâna anaşılmaz. Sûrelerin evvelinde bulunan Sâd Tâ-hâ gibi (Mukattaa) harfler. Anlamı müteşâbih olan âyet ki, zâhiri mânasını kasdetmek muhâldır. Allah’ın eli, onların elleri üstündedir. Bû âyet-i kerimeye böyle mâna vermek muhâldır. Çünkü, Allah’ın eli olamaz. Ancak, el ya kudret ile tevil edilir, ya da Allah tarafından murad edilen mânaya inanç beslenir. |
|
ALİ BULAÇ |
"Rabbimiz, kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları gerçekten Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah, va´dinden cayıp-dönmez." |
|